31 Mayıs 2007 Perşembe

Yağlı Köfte


Benim için bütün yemekler bir yana o bir yana diyecek bir yemek varsa o da kesinlikle köftegillerdir. Bu köfte denilen şeyden birgün bıkar mıyım bilmiyorum ama köfte yanı salata, turşu ve ayranla birlikte başka hiç bir yemeğe değişmem. Sırası ile sevdiğim köfteler ise: Yağlı köfte, mercimekli köfte, kısır, çiğköfte (içliköfteyi unutmayayım) Mesela pazar gününden beri 3 kez yağlı köfte yedim ve her seferinde de sanki aylardır yemiyormuşçasına iştahla yedim.

Yemeğe dair yaptığım ilklerin arasındadır köfte yoğurtmakta. Aileden köftem ve makarnama karşı hep bir övgü almışımdır. Konya'da öğrenciyken arada köfte yoğurmakla birlikte genelde kısırla avuttum kendimi. Ya da mercimekli köfte. Çünkü onların yapımı nisbeten daha kolay. Kısır ve mercimekli köftede ince bulgur sıcak su ile şişirildiği için çok bir zahmeti olmuyor, ama yağlı köfte de çiğköfte gibi bulgurun diriliği gidene kadar yoğruluyor. Zaten ben yağlı köfteden bahsederken çiğköftenin etsizi diye tanımlarım. Et yerine içine yağ konuluyor.

Bu köfteyi genelde Antep'de kadınlar öğlenleri yapar. Sevmeyeni, yapmasını bilmeyeni azdır. Çiğköfteyi çok sevipte çiğ et oluduğundan yiyemeyenlere bunu yapmalarını tavsiye ederim.

Köfteden ne de çok bahsettim :) Ama çok severim çook, anlatılır gibi değil. Tazeyken güzeldir ama ben kalmışını bile iştahla yiyebilirim, artık siz anlayın halimi..

Herzaman göz kararı yaptığım bu tarifi sizlerle de paylaşmak için bu pazar ölçerek denedim. Eşimin yorumu "sen bu işi biliyorsun" oldu. Yağı, salçası, acısı yerinde olduğundan bence de baya lezzetliydi. Sizler için yapılması aşamasını fotoğrafladık. Buyrun tarife..

Yağlı köfte
Malzemeler: (2 kişilik / 8 adet)
  • 1 bardaktan 1 parmak fazla köftelik ince bulgur (biz ince bulgura simit diyoruz)(aslında kişi başı hesap yaparken iki avucumuzu birleştirir avucumuzu doldurmayacak kadar simiti bir kişilik hesap ederiz, ben iki avucu bardak ile ölçtüm verdiğim miktar çıktı)
  • 1 tepeleme yemek kaşığı salça (biber+domates, biber salçası olmadan olmaz)
  • 1 soğan (kuru da olur ama ben taze kullandım)
  • 2 olgun domates (benim kullandığımın biri orta boy diğeri biraz daha küçüktü)
  • 1-2 diş sarımsak (isteğinize göre hiç koymayabilirsiniz veya 1-2 diş daha artırabilirsiniz)
  • 1 çay bardağından 1 parmak eksik sıvıyağ (biraz azaltabilirsiniz)
  • 1 avuç maydanoz
  • 1 çay kaşığı karabiber
  • 2/3 çay kaşığı köfte ilacı (eğer yoksa yerine kimyon olabilir)
  • bol kırmızı pul biber (tercihan acı)
Hazırlanması
  • Bir tavaya sıvıyağı koyun, soğanları minik minik doğrayıp yağın içine atın ve ocağın üzerinde bekletin (ocağı daha sonra yakacağız)
  • Maydanozu minik minik doğrayıp onu da bir kenarda bekletin. Yanınıza bir bardak kadar su alıp hazırlayın.
  • Büyük bir tepsiye ince bulguru, baharatları ve salçayı ekleyin. Sarımsağı minik minik doğrayıp ekleyin. Tepsiye domateslerin kabuğunu soyup rendeleyin veya küçük küçük doğrayın.
  • Önce domateslerle salçayı birlikte elinizle ezin ve bu karışıma biraz biraz ince bulgurdan katarak karıştırmaya başlayın.
  • Tüm malzeme karıştıktan sonra iki elinizle yoğurmaya başlamalısınız.

  • Köfteyi domateslerin suyunun yardımı ile birbirlerine sürterek yapacaksınız. Bunun için resimlerdeki gibi bir avucunuza alacağınız bir miktar bulguru diğer elinizle sabitlediğiniz bulgura ileri geri hareketler yaparak yoğurun
  • Köftenin suyu çekildiğinde bir miktar daha su ekleyin (1/4 su bardağı yeterli geldi bana), bulgurun diriliği gidene kadar yoğurmaya devam edin. Bu sırada ocaktaki yağın altını yakın ve soğanların diriliği gidene kadar ocakta tutun
  • Yağın altını kapatıp köftenin üzerine dökün, maydanozları ilave edin. Yağ sıcak olacağından biraz bekleyip dikkatli birşekilde tüm malzemeyi yoğurarak karıştırın. Tuzunu kontrol edin.

  • Tepsinin bir köşesine köfteyi bastırın. Elinizle bir avuç kadarını alın
  • İki eliniz arasında resimdeki gibi sıkarak "topak" haline getirin. Bekletmeden turşu, ayran ve salata ile birlikte servis edin.

18 Mayıs 2007 Cuma

Kurabiye Ye#22

Bu ayki etkinlik konusu herkesi mutlu eden bir konu. Bunun için ben de sevgili Hülya'ya teşekkür ediyorum.

Ben de Dolgu Kremalı Kurabiye ile katılıyorum.



Dolgu Kremalı Kurabiye


Tarif Dr.Oetkerin, kurabiye için Dr.Oetkerin hazır kurabiye unu kullanılıyordu ama ben kurabiyemi kendim yaptım. Daha çok süsleme kısmı tariften alıntı oldu yani. Ama arzu eden Dr.Oetkerin hazır şekerli kurabiye ununu alıp üzerindeki tarife göre pişirebilir.
Dolgu Kremalı Kurabiye
Malzemeler: Kurabiye için:
  • 1 adet yumurta
  • 100 gr. margarin/tereyağı
  • 100 gr. şeker
  • 1 yemek kaşığı süt
  • 1 portakal kabuğu rendesi
  • 1 tatlı kaşığı vanilya
  • 1 çay kaşığı kabartma tozu
  • 3 yemek kaşığı buğday nişastası (mısır nişastası da olur)
  • 2 su bardağı un
Kaplama için:
  • 1/2 paket Dr.Oetker çikolatalı sos + üzerinde yazan miktarın yarısı kadar su (tarifte bir paket deniliyordu, ben paketin 2/3 ünü kullandığım halde bir kısmı arttı)
  • 40 gr. bitter çikolata (1 paket sos için 80 gr. çikolata)
Dolgu için:
  • 1 paket Dr. Oetker dolgu kreması (kıvamı evde yapılan pastacı kreması ile aynı oldu, arzu eden evde kendisi de yapabilir)
  • 2.5 çay bardağı süt
Süslemek için:
  • Fındık, ceviz, badem (bıçakla birkaç parçaya bölünmüş)
  • Bir miktar bitter çikolata ve margarin (bu üzerindeki çizgiler için benmari olarak eritilip kullanılıyor, ama ben kaplama için kullandığım çikolatalı sos artınca onu kullandım, ayrıca çikolata eritmeme gerek kalmadı)
Hazırlanması:
  • Kurabiye için oda sıcaklığındaki yumurta, margarin ve şekeri yoğurma kabına alıp iyice yoğurun.
  • Üzerine vanilyayı, sütü ve portakal kabuğu rendesini de katıp yoğurmaya devam edin.
  • Tel süzgeçten geçirerek un,nişasta ve kabartma tozunu da karışıma ekleyip elinize yapışmayan, yumuşak bir hamur elde edin (un miktarını kontrollü koymakta fayda var, siz yukardaki miktarı azar azar ekleyin)
  • Buzdolabında yarım saat dinlendirdiğiniz hamuru merdane ile tezgahta veya yağlı kağıt üzeinde 3-5 mm kalınlığında açın ve çay bardağı ağzı ile kesin.
  • Kurabiyeleri yağlanmış veya yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine yerleştirip 180 derece fırında pembeleşene kadar 15-20 dk pişirin.
  • Kurabiyeler pişerken çikolatalı sosu üzerinde yazan tarife göre pişirin. Bitter çikolatayı sosun altını kapatmadan önce küçük küçük doğrayıp sosun içine atın, karıştırıp eritin ve altını kapatın.
  • Kurabiyeler ve çikolatalı sos soğuduktan sonra çikolataların bir yüzünü bu sosa batırıp yağlı kağıt veya aliminyum folyo üzerine alın
  • Çikolata kaplama donduktan sonra dolgu kremasını üzerindeki tarife göre hazırlayıp sıkma torbasına veya bir buzdolabı poşetine doldurun. Poşetin ucuna makasla küçük bir kesik atıp kurabiyelerin üzerine sıkın.
  • Kurabiyelerin üzerini fındık,ceviz veya bademle süsleyin
  • Kalan çikolatalı sostan veya ayrıca benmari usulü erittiğiniz çikolata+margarin karışımından buzdolabı poşetine doldurun ve poşetin ucunu incecik kesin.
  • Kurabiyerin üzerine bu çikolata ile çizgiler çekin
Notlar:
  • Ben çikolatalı sosa batırdıktan sonra (dolgu kremasını sıkmadan) 1.5 gün fırın içerisinde beklettim kurabiyeleri, bu sabah baktığımda çikolata kaplama çok mat ve donuk duruyordu. Bu yüzden artan sosa yeniden batırdım. Eğer yapacaksanız çok bekletmemenizi tavsiye ederim
  • Dolgu kremasını ve çizgi çekilen çikoltayı sıkmadan önce mutlaka bir tabak üzerinde deneyip elinizi alıştırın.

6 Mayıs 2007 Pazar

Pirinçli Çorba, Sigra Böreği, Vişneli Kek



Aynı malzemeleri ve aynı pişirme yöntemini kullanan iki aşçının bile yaptığı yemekler birbirinden tat olarak farklı olur. Bunda mutlaka tecrübenin etkisi vardır ama etkileyen iki faktör daha var bence. Birincisi yıllar önce biryerde okuduğum ama şuanda nerden olduğunu hatırlamadığım birşey. Bu teoriye göre insanların elinde bulunan değişik türlü bakteriler yemeğe geçtiği için bazı kişilerin elinden çıkan yemeklerin daha güzel olduğu yönde (sizce ütobik bişey mi bu?) Hatta ben buna göre benim yemeklerimin beğenilmesini hep babamın güzel yemek yapmasından kaynaklandığını düşünürüm. Ondan bana geçen bir şey olarak görürüm.

İkincisi ise zevkle yemek yapmak. bunu çoğunuz biliyordur zaten. Severek yapılan yemekler hep daha güzel oluyor. İşte bu sebepten herzaman büyük bir ustalıkla yemek yapan ve yemediğim ciğer kavurmasını bile severek yediğim kayınvalidemde cuma günü misafire yaptığı özbek pilavı tam suyuna düşmemişti. Çünkü bir gece önceden acilen annesine anjio yapılmış ve kendisi de birgün sonraki sabaha öğrenmiş. Aynı günün akşamına yemeğe misafir davetli olunca o üzüntü-korku ile yemeklerini yapmış. Yukarda görünen turuncu renkli pilav o gece yapılan özbek pilavından bizim payımıza düşeni. Fazla miktar pilav kalınca diğer yemeklerle birlikte saklama kablarına doldurup (üstelik tüketmekte zorlanacağımız kadar) pilav verdi bize.

Bende birgün sonrasında pilavın bir kısmını çorba yaptım. Şimdiye kadar hiç pirinçle çorba yapmamış, hatta yapılmış pirinç çorbalarını sevmeyen hatta ve hatta mercimekli çorbaya dahi pirinç koyacak olsa iyice blendırdan geçirmezse yiyemeyen biri olarak ben bu çorbaya bayıldım!

Koca bir çorba kasesini bayıla bayıla içtim.
Bu çorbayı nasıl yaptığıma gelince: Önce biraz ısıtıcıda su ısıttım ve tencereye bir miktar salça koyup kaynar sudan azar azar salçanın üzerine ilave edip salçayı ezdim. Ve üzerini kaynar su ile istediğim miktar doldurdum. İçine 2 diş sarımsak ezdim, pulbiber attım ve biraz kaynattım. Pilavın etsiz olan kısmından pirinç ve nohutları tencereye ilave ettim bir iki taşım da o kaynadı ve üzerine tuz, karabiber ve sumak ekşisi ilave edip kapatım. Ayrı bir tavada bir miktar zeytinyağı ısıttım. Yağ iyice ısınınca altını kapatıp nane ekledim ve çorbanın üzerine döktüm. Çıkan cozzz sesi ile birlikte çıkan sarımsak-sumak-nane kokuları beni mest etti. Yukarda da yazdığım gibi sonuç harikaydı.




İkinci kurtarma çalışması geçen pazar misafire yaptığım börekten artan yufkalar içindi. Yufka bütün olsa gözleme yapacaktım ama parça parça olunca sigara böreği yapayım dedim. Ama klasik yöntemle değil bloglarda gördüğüm ve merak ettiğim bir yöntemi deneyeyim dedim: böreği galeta ununa batırarak kızartmak. Evde galeta unu kalmadığı için az miktardaki ev ekmeğini rondodan geçirip galeta yaptım ve yufkaların içine birazcık yoğurt sürdüm, beyaz beynir maydanoz karışımı ile birlikte sardım. Bir kasedeki suya batırıp çıkardım elimle azıcık sıkıp fazla suyunu sıktırdım ve galeta ununa bulayıp kızgın yağa attım. Bunun sonucu da çok güzel oldu. Sigara böreğinden birazcık daha değişik, dışı çıtır çıtır oldu.



Üçüncü deneme ise bir kurtarma çalışması değil. Ama bunun da sonucundan çok memnun kalınca paylaşmak istedim. Rabia'nın yaptığı vişneli kek. Ben dışına krema ile çikolata hazırlayıp sürmedim ama bu hali bile çok sevildi. İşyerindeki arkadaşlar çok beğendiler hatta bir tanesi "Bu tam benlik olmuş, yediğim en güzel pastalardan biriydi" yorumunu yaptı. Denemenizi tavsiye ederim. Tarife buradan ulaşabilirsiniz.

3 Mayıs 2007 Perşembe

Fındıklı-Çikolatalı Tartölet



Haftasonu bildiğiniz gibi misafirimiz vardı. Yemekten sonrası için tatlı yapmayı düşünürken eşimin misafirimize dışarda ikram ettiği baklavalar aklıma gelip evde yapacağım herhangi bir tatlının onun yanında anlamsız kalacağını düşünüp tatlıdan vazgeçtim. Ama çayın yanına birşeyler yapayım düşüncesi ile buzlukta bekleyen profetirollerin son partisini çıkardım (bu profiterolleri daha önce yapmış ve pişmiş hamurun kalanını buzluğa kaldırmıştım. Arada gerek olduğunda çıkarıp birkaç saat poşetinde bekletince yeni pişmiş gibi oluyor). Tabi profiterolleri çıkarmamda bir amaç daha vardı: labne peynirinden iç kreması hazırlamak. Uzun süredir labneli kremaları merak ediyordum. Ben bu profetirol için her üç kullanımda da farklı iç kremaları denedim(yumurta pastacı kreması+kremaşnti, yumurtasız pastacı kreması ve labneli krema) ve en çok memnun kaldığım yumurtasız pastacı kreması oldu.

Bu şekilde birkaç kuş vuracağım için(profetirolleri değerlendirme, labneli krema, misafire hafif bir çay yanı) yemek hazırlıklarından sonra kremayı hazırlamaya başladım. Labne ile 2 kaşık pudra şekerini çırptım ve üzerine 2-3 kaşık süzme yoğurt ekledim. Bu krema hayal ettiğim gibi çıkmadı (çok mu abartmıştım acaba?), belki içine yoğurt yerine hazır krema kullansam tat daha zengin ve güzel olabilirdi. Neyse, profetirolleri doldurduktan sonra kremamın yarısı arttı, ben de cam bir saklama kabına alıp buzdolabında sakladım. Dün hem blog için yeni birşeyler denemek hem kremayı değerlendirmek hem de apartman toplantısına giden eşimin olmayışını fırsat bilerek (bende aynı anda ne kadar çok kuş vuruyorum:) mutfağa girdim ve bu tartöletleri ve Rabia'nın vişneli kekini yaptım.

Bu tartöletler de Acemi Şef'ten alıntı (o bademli yapmış ben fındıklı yaptım). Ama benim kremam hazır olduğu için ufak birkaç değişiklik yapmış oldum. Ve kremam ancak yeteceği için yarım ölçü kullandım. Benim tartölet kalıbımın çapı geniş olmadığı için derin oldu ve bu yüzden 160 derecede pişirdim ama tahminimden uzun sürünce fırını geri 175 e getirdim. Sonuç olarak ben cheesecake e benzer diye bekliyordum ama daha çok iç kısmı brownie ye benzedi. Yaklaşık 40 dakika piştiği halde içi nemli kaldı. Ve sanırım içinde fındık olduğu için böyle oldu. İç dolguda labne,süzme yoğurt varken brownie ye benzemesi ilginç değil mi? Ha bir de keşke fındıkları toz haline getirdim ben, daha iri bıraksam daha hoş olabilirdi bence veya çikolata hastaları içine damla çikolatası koyabilir. Ben üzerine tekrar kremam olmadığı için krema yapmadım ama nutella sürüp yiyorum. Bir de fırından çıktıktan sonra dış bükey olan orta kısımlar soğuyunca iç bükey oldular. Bu kadar yazıdan sonra tarifte gelecek tabi, tarifsiz bitirir miyim? :) (Ben yarım ölçü yaptım ve 5 adet tartöletim oldu. Tavsiyem bu tür emin olamadığınız tariflerde hep yarım ölçü kullanın, yumurta 1 tane diye korkmayın, ben kaşık yardımı ile yarısını kullandım)

Fındıklı-çikolatalı tartöletler Hamuru için
  • 1 yumurta sarısı
  • 2 y.k. pudra şekeri
  • 3 y.k. su
  • 2 s.b. un
  • 125 gr. tereyağı
İç dolgu için
  • 1 paket labne peyniri (250 gr.)
  • 1/2 su bardağı pudra şekeri
  • 125 gr. bitter çikolata
  • 1 adet yumurta
  • 1/2 bardak çekilmiş toz badem veya fındık
  • (ben bunlara ek olarak 2-3 kaşık süzme yoğurtta ekledim)
Hazırlanması:
  • Hamur için tüm malzemeri bir kapta yoğurun ve buzdolabında 15 dk dinlendirin
  • İç dolgu için için de çikolatayı benmari olarak eritip diğer tüm malzemeleri de katıp çırpın.
  • Hamurdan parçalar koparıp merdane ile yarım cm. kalınlığında açın, yağladığınız tartölet kalıbınızın içine oturtup başka bir tartölet kalıbının altı ile bastırıp kalıbın şeklini almasını sağlayın.
  • Hamurların içine iç harcını doldurun ve 180 derece ısıtılmış fırında hamur kızarana kadar pişirin (eğer sizinde tartölet kalıplarınızın çapı geniş değilse pişme sırasında fırının ayarını düşürüp içinin de daha iyi pişmesini sağlayabilirsiniz ama tabi en iyisi geniş çaplı kalıplar kullanmak)
Not: Bu geniş çaplı tartölet kalıbı dediğim ağzı geniş boyu kısa olanlardan, benimkilerin ağzı ona nispeten daha dar ve boyu daha uzun

Bunlar da ilginizi çekebilir:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...