24 Aralık 2006 Pazar

Soğan Kebabı


Son günlerde klasik Antep mutfağının örnekleri arka arkaya geliyor. Ben her nekadar son günlerde pek mutfağa giremesem de annelerim sağolsun diyerek yaptıkları yemekleri büyük bir zevkle fotoğraflayarak size sunuyorum. Bu yemeği bir süre önce bir okuyucum yapmamı rica etmişti, benim de aklımda yakın zamanda denemek vardı ama cuma günü annemler yapınca daha fazla beklemeden bloguma koymak istedim.

Soğan kebabında 1 ölçü ete 2 ölçü soğan kullanılıyor, yani 1 kg et için 2 kg soğan. Kullanılan soğan küçük ebatlarda olanlardan. Kıymaya tuz karabiber ve az miktarda pul biber ilave edildikten sonra yoğruluyor. Soğanların baş kısımları bıçakla alındıktan sonra ortadan ikiye kesilip etten (cevizden küçük) parça alınarak iki soğan yarımının arasına sıkıştırılıp tepsiye sırayla diziliyor. Üzerine yarım bardak kadar su dökülüp fırında etler pişene kadar pişiriliyor. Fırından aldıktan sonra (soğanlar fırında pişerken çok yumuşamadığı için) terletmemiz lazım. Bunun için 2 yemek kaşığı nar ekşisini yarım su bardağı su ile sulandırıp tüm tepsiye eşit miktarda döküyoruz ve tepsinin ağzını iyice kapattıktan sonra ocağa alıyoruz. Tepsinin dibindeki su kaynamaya başlayınca çok kısık ateşe getirip 15-20 dk dinlendiriyoruz. Bu işleme terletme deniliyor. Bu aşama önemli çünkü bu aşamada soğanlar yumuşuyor.


Pişen yemeğimizi lavaşla birlikte dürüm yaparak yemenizi tavsiye ederim. Zaten soğanların kabukları kolayca soyuluyor ve dürüme yerleştireceğiniz kabuğunuz soyduğunuz soğan ve etlerin üzerine ayrıca tuz, karabiber ve arzunuza göre pul biber ilavesiyle ve tabiki yanında soğuk ayranla afiyetle yiyebilirsiniz. Çok lezzetli bir yemektir, tavsiye ederim

19 Aralık 2006 Salı

Şiveydiz


Bu yemeğin ismi bana hep çok ilginç gelir. Nereden geliyor açıkcası ben de bilmiyorum. Ama Antep'e özgü yoğurtlu yemeklerden birisi. Antep'de sulu yemeklerde salça kadar yoğurtta kullanılıyor (yoğurtlu patates yemeği, şiveydiz, yuvarlamayı örnek olarak verebilirim). Sebze,et,yoğurt ve nohut birleşimi size ilginç gelebilir ama güzel bir yemek olduğunu söylemeliyim. Eşim bu yemeği olmasa aramam dediği halde geçen gün annemin bu yemeğini beğenerek yedi. Ben de tarifini alıp sizinle paylaşmak istedim. Böylece Antep yemekleri listesine bir yenisi de eklenmiş oldu. Bu yemek iki türlü yapılabiliyor. 1. si taze soğan ve sarımsakla yapılanı 2. si ise pırasa ile yapılanı. Annem aslının soğan ve sarımsakla yapılan olduğunu söyledi ama onlar pazarda pırasa bulduklarından pırasa almışlar, annem de diş halinde kuru sarımsak eklemiş içine, bunu eklemeseniz de olur ama biz beğendiğimiz için o şekilde veriyorum tarifini.


Malzemeler:

  • 1 kg taze sarımsak+1 kg taze soğan VEYA 1.5 kg pırasa + 1 küçük baş sarımsak
  • 2 su bardağı nohut
  • 400 gr. parça et
  • 650 gr. süzme yoğurt
  • 1 yumurta
  • sıvı yağ, nane, tuz
Hazırlanması:
  • Yemeklik doğradığınız eti nohutla birlikte üzerine yemek için yeterli gelecek miktarda su tamamlayarak pişirin (eğer pişmiş nohutunuz varsa nohutu pırasa ile birlikte atın içine)
  • Pırasanın (veya taze soğan+sarımsağın) beyaz kısımlarını ve yeşil kısımlarının az miktarı kullanıyoruz. Soyup yıkadığımız pırasanın önce beyaz kısımlarını doğruyoruz (2-3 cm uzunlukta) sonra beyaza yakın taze yeşil kısımlarını doğrayıp geri kalan yeşillerini yemeğe almamak üzere ayırıyoruz.Pırasaları etin üzerine atıp pişirin.
  • Pırasalar da piştikten sonra süzme yoğurdun içine 1 yumurta kırıp yumurtayı yedirin, yoğurda yemeğin suyundan ilave ederek sulandırın ve yavaş yavaş yemeği karıştırarak yemeğe aktarın.
  • Bir tavaya sıvı yağı koyup ısıtın, altını kapatıp içine nane katın ve yemeğin üzerine dökün.

13 Aralık 2006 Çarşamba

Kabaklama


Bu yemek kış kabağından yapılıyor ve yemekte ekşi kullanılıyor.Ayfer Ünsal'ın kitabında yazdığına göre taze kabakla da yapılabiliyormuş ama ben tatmadığım için nasıl olur bilmiyorum. Bulamayanlar için bu alternatifi yazıp bir de kış kabağının fotoğrafını eklemek istiyorum (şekil olarak bal kabağına benziyor ancak farklı):



Malzemeler

  • 250-300 gr. parça et
  • 1/2 bardak nohut
  • 1 kg. kış kabağı
  • 2 yemek kaşığı domates+biber salçası
  • 8-10 diş sarımsak
  • 1 büyük soğan
  • 1 limon suyu (sumak ekşisi kullanırsanız daha lezzetli olur, sumak ekşisi yoğun olduğu için az miktarda ve ekşisini kontrol ederek kullanmalısınız)
  • tuz, karabiber, nane, kırmızıbiber
  • sıvı yağ
Hazırlanması
  • Nohutu bir gece önceden ılık su ile ıslayın.
  • Etleri yemeklik doğrayıp düdüklü tencerede veya pişireceğiniz tencereye alıp üzerini (yemek için yeterli miktarda) su ile tamamlayarak ocağa alın. Etin köpüğünü aldıktan sonra üzerine bir gece önceden ıslatılmış nohutu, yemeklik doğranmış soğanı ve salçayı ilave edin. Eklediğiniz salçayı suda ezerek karıştırın ve kapağını kapatıp nohutla eti pişirin.
  • Kabakları soyup iç liflerini temizledikten sonra kuşbaşı şeklinde doğrayıp (yaklaşık 3 cm) etin üzerine ekşi ile birlikte ilave edin ve kabağı da pişirin. Kabaklar pişmesine yakın dövülmüş sarımsakları, tuzu ve karabiberi ilave edin.
  • Yemek piştikten sonra ayrı bir tavada yağ ısıtıp, ısınan yağın altını kapattıktan sonra, içine nane ve kırmızı biber ilave edip yemeğin üzerine dökün.
Not: Kış kabağı kolay piştiği için ekşisini kabakla birlikte ilave edebiliyoruz ama eğer normal kabakla yaparsanız bu yemeği ekşisini kabak piştikten sonra katmalısınız aksi takdirde kabak pişmez.

Kabakgiller Ye #17

Bu ay Kabakgiller konusu ile Vildan'a misafir olduk. Aslında geçen ay (tam bu konunun olduğunu öğrendiğim gün) yayımlayacaktım bu yemeği. Ama etkinliği öğrenince vazgeçip bugüne sakladım. Çünkü bu yemek Gaziantep yöresine ait değişik bir kabak yemeği.

Kabaklama

11 Aralık 2006 Pazartesi

Tavuk Göğsü


Bu tatlıyı üniversitedeyken bir ablamız yapardı. Ablayı sevdiğimden midir yoksa gerçekten çok güzel olduğundan mıdır ya da öğrenci kısmının eline çok fazla tatlı geçmediğinden midir bilmem yemeye doyamazdım. Arkadaşlarımın geleceği birgün ben de bu tatlıyı yapmak istediğimde biraz naz yaparak vermişti ablam bana bu tarifi. Hala cüzdanımda taşırım o el yazısı ile yazdığı tarifi. Bir süredir yeniden denemek istiyordum dün akşama kısmet oldu. Tekrar yapınca anladım ki bu tatlı hem çok pratik hem de tadı gerçekten çok güzel. Evde bizim için yaptığımdan yarım ölçü kullandım ve küçük kare borcam tam geldi. Siz eğer tam ölçü yaparsanız büyük kare borcam yeterli gelecektir. Malzemeler:
  • 4 su bardağı süt
  • 2 çay bardağı şeker
  • 2 çay bardağı un
  • 1/2 paket margarin veya tereyağı (ben kullanırken bu ölçüden daha az kullandım)
  • 1 paket kakaolu petibör bisküvi
  • 1 paket vanilya (bu da tarifte yoktu oyüzden ben eklemedim ama tavsiyem vanilya ekleyin, ben birdahaki sefere ekleyeceğim)
  • 2 adet muz (dilerseniz başka bir meyve kullanabilir veya hiç kullanmaya da bilirsiniz. Normal tarifte yoktu ben kendim ekledim)
Hazırlanması:
  • Tencereye un, şeker vevanilyayı katıp karıştırın üzerine sütünü ekleyip ocağa koyun.
  • Ocakta sütü karıştırarak kıvama gelmesini sağlayın
  • Kıvama gelince margarinini ekleyin. Margarinin eridiği sırada eğer kıvamı yoğunlaştıysa altını kapatarak karıştırmaya devam edip margarinin tamamını eritin.
  • Kare bir borcama bisküvüleri dizin, üzerine dilediğiniz meyveyi aralıklı dizdikten sonra muhallebiyi üzerine dökün. Biskivülerden kalan 4-5 taneyi elinizle ezerek toz haline getirin ve tavuk göğsünün üzerine serpin.
  • Soğuk olarak dilimleyerek servis yapın

3 Aralık 2006 Pazar

Tavuk Köfte


Eşimle, evlilikten mütevellit fazla kilo problemlerimiz var. Ama buna rağmen yemek projeleri üretip duruyoruz. Yukardaki yemekte bu projelerden birine ait. Eşim Ankara'da askerdeyken yediği bol sarımsaklı tavuk köftelerden ilham alınarak yapıldı. Fikir olarak hiç internette araştırma yapmadık, tavuktan iyi anlayan eşimin hala oğlullarına sorduk. Onların verdiği tarif çerçevesinde yemeğimizi yapıp afiyetle yedik. Bizi tat olarak hayal kırıklığına uğratmadı ama yedikten sonra ne olacak bizim bu kilolarımız demeden duramadık :) Eğer sizde kızartma konusunda iyi şeyler düşünüyorsanız veya ben çok azıcık yağ ile yaparım, derisini de koymam diyorsanız bu tarifi denemenizi tavsiye ederim. Somun ekmek içine domates,biber ve kuru soğanla çok güzel gidiyor.

Malzemeler:

* 700 gr. kemiksiz tavuk sarma (biz 750 gr. kemikli sarma alıp aldığımız yere ayıklattık)
* Yarım bayat somun ekmek içi
* 7-8 diş sarımsak
* 1 küçük soğan (veya dilerseniz orta boy)
* 1 yemek kaşığı un
* tuz,karabiber,kekik,pulbiber

Hazırlanması:

* Kemiksiz tavuk etlerini yıkayıp bir süzeğe alın.Derisini de kullanacaksanız tüylerine iyi bakın, elinizle yolamadığınız tüyleri ocakta yakabilirsiniz.
* Derin bir cam kaseye ekmek içini ufalayın ve tavukları (dilerseniz derisi ile birlikte) küçük küçük doğrayıp ekmeklerin üzerine atın. (tavuklar yıkandığından ıslak olduğu için ekmekleri ıslatmaya gerek kalmıyor ama tavuklarınızı süzekte çok beklettiyseniz, suyu pek kalmadıysa ekmekleri önce çok az su ile hafif ıslatabilirsiniz.)
* Tavukların üzerine soğan ve sarımsakları küçük küçük doğrayarak ilave edin.
* Tuz, karabiber,kekik ve pulbiberi arzunuza göre ilave edin (pul biberi çok kaçırmayın) ve hepsini harmanlayın.
* Elektirikli et çekme makinasında bu karışımı çekin (ekmekle birlikte karıştırıp çekmemizin sebeplerinden biri eti yumuşatıp kolay çekilmesini sağlaması.)
* Kıymanın üzerini strechle kapatıp buzdolabında 1 saat kadar dinlendirin (bizimki -tavuklarımız ıslak olduğu halde somun içini su ile ıslattığımız için- baya yumuşak kıvamlı oldu bu yüzden önce buzlukta bir süre bekletip sonra buzdolabına aldık)
* Kızarmaya başlayacağınız köfteleriniz eğer köfte yapmak için çok yumuşaksa bu aşamada 1 yemek kaşığı unu ekleyip ete yedirin. Eğer çok yumuşak değilse gerek yok, zaten köfte et köftesi gibi olmuyor daha yumuşak bir köfte oluyor.
* Teflon tavada az yağda köftelerinizi kızartıp havlu kağıt açtığınız tabağınıza alın.
* Yanında domates, biber, patates kızarması ve dilerseniz kuru soğanla birlikte afiyetle yiyebilirsiniz.


Not: Ben derili yemediğim için benim kıymamı ayrı çektik, önce acaba çekim zor mu olur diye makinaya büyük delikli süzeği taktık, sonra küçük süzeği takarak ikinci kez çektik. Eşimin kıymasını derili çektik ve onunkini sadece küçük süzekten geçirdik. Bu yüzden mi yoksa deri yüzünden mi bilmiyorum benim kıymam pişerken daha sağlamdı.

Not-2: Bu yemeği tavuk göğsü ile de yapabilirsiniz ama biz göğüs sevmediğimiz için yapmadık, göğüs kıymasını hazır olarakta bulabilirsiniz. Hazır kıymaya diğer malzemeleri katarak yapabilirsiniz.

Not-3: Bu yemeği eşim yaptı, ben sadece ona mutfakta yardım ettim ve fotoğrafını çektim.

30 Kasım 2006 Perşembe

Gaziantep Sokakları, bakırları, sedefleri ve yemenileri

Cumartesi günü sabah kalkıp kahvaltıyı yaptıktan sonra sadece fotoğraf çekmek amaçlı çarşıya indik. Sadece fotoğraf çekmek amaçlı diyorum çünkü bunu yapmayı uzun zamandır istememize rağmen birtürlü gerçekleştiremiyorduk. Bizim için geçte olsa güzel bir gezi oldu.

Burası Antep merkezde Balıklı durağı olarak adlandırılan merkezi bir otobüs durağının hemen arkasındaki Balıklı Parkı.





Merkez çarşının dar sokakları (eski Antep sokakları olduğu için bu sokaklar dar)





Şuanda camii olarak kullanılan eski bir yapı



Burası da meşhur İmam Çağdaş . Yeni yerlerine çok olmadı geçdikleri. 1897 yılından beri aynı sokakta biraz daha aşağıdaki yerlerinde hizmet veriyorlardı.



Çarşıda geçtiğimiz sokaklarda bazı kareler yakaladıktan sonra Gaziantep'in bakırcılar çarşısına gittik. Bu çarşının kuruluş tarihi nezamana dayanıyor bilmiyorum ama baya eski bir çarşı. Gerçi yakın zamanda güzel bir yenileme çalışması yapıldı ve sokak daha güzel bir hale geldi. Sıra sıra bakır satan ve yapan dükkanlar var. Sattıkları bakırlar genelde yeni yapım, eski bakır ev gereçleri de (büyük kazanlar, tepsiler v.b.) bulunuyor ama bunlar bana çok fazla gelmedi. Kullanabileceğiniz türde eşyalar da var (cezveler, tepsiler,sürahiler v.b.) ama ben çoğunu kullanmaya kıyamaz evimin köşelerini süslemede kullanırdım herhalde.






Sokakta biraz ilerledikten sonra kapısında eski bir kilim ve güzel bir bakır eşya bulunan bir dükkana gözümüz ilişiyor. İçeriden bize selam veren bakırlar ve sedefleri fotoğraflamak için dükkan sahibinden izin alıp sohbet ettiğimiz sırada eşyaların fotoğraflarını çekmeye başlıyoruz









Bakırın haricinde sedef işlemeli çok güzel kutular, aynalar, hançer kılıfları da bazı dükkanları süsleyen eşyalar. Girdiğimiz dükkanın bir köşesini süsleyen sedef işlemeli eşyalar:





Aşağıdaki iki fotoğraf başka bir dükkanın önünden. İlk fotoğraf rakı içenler için keyif bardaklığı. Orta kısıma rakı bardağını yerleştirip etrafına buz dizilerek rakının soğuması sağlanıyormuş. Bu şekilde kullanılmasının sebebi de rakı bardına atılacak buzun eriyip rakıyı sulandırmamasıymış.





Sokaklarda gezerken Gaziantep'e ait başka bir şeyle karşılaştık: yemeni. Troy filminin tüm ayakkabıları Antep'de yapılıp gönderilmiş (reklam arası). Yemeni 3 ayrı deri kullanılarak yapılıyor. Eskiden ceylan derisi de kullanırlarmış ama şuanda ceylan derisi bulunmadığı için genelde koyun,dana ve keçi derisi kullanıyorlarmış.
Antep'de eskiden kalma klasik yemeniler hala bulunuyor. Ama bunların haricinde yenilik izleri taşıyan ve günümüzde kullanılabilen yemeniler de yapılıyor. Bunlar çeşitli renk ve şekilllerde. Terlik, ayakkabı ve bot şeklinde yapılıyor. Daha birçok çeşidi var biliyorum ama gezimizi bitirmek zorunda olduğumuzdan yol üzerindeki bir tane yemeniciden fotoğraf çekebildik.

Bunlar klasik yemeniler:





Bunlarsa şuanda kullanıma yönelik değiştirilmiş yemeni çeşitleri:

26 Kasım 2006 Pazar

Mercimekli (Malhıtalı) Köfte


Cuma günü işten eve gidince hemen mutfağa geçtim. 1 saat içinde yemeği hazırlayıp yememiz gerekiyordu çünkü yemekten sonra eşimin teyzesi (Almanya'ya gideceği için) ziyarete gidecektik. Gün içerisinde birkaç yemek seçeneğinden bir Antepli olarak Köfte seçeneği ağır bastı ve yapım için hemen önce kilere koştum. Mercimeği ocağa koyduktan sonra o pişerken diğer malzemeleri hazırladım ve çabucak hazırlanan köftelerin yanında gayet dağınık bir mutfak kalmıştı. Köfteyi tam bitirip yarısını sıkmışken kapı çaldı. Annem ve babam gelmişti. Köfteden onlara da ikram ettikten sonra annemin yardımı ile hemen mutfağı toparlayıp evden çıktık.


Mercimekli köfte bildiğiniz gibi kırmızı mercimekle yapılıyor. Antep'de ise ismi "malhıtalı köfte". Antep'de başlı başına bir öğün yemeği olarak tüketiyoruz köfteyi; yanında turşu, salata ve ayranla birlikte. Genelde bu öğün öğle yemeği oluyor ama öğle yemeklerimizi dışarda yemek zorunda kaldığımızdan köfteye olan özlemimizi akşamları gideriyoruz.


Bir de eklemek istediğim nokta (belki aynı durum ile karşılaşabilirsiniz diye) köfteyi tamamlayıp sıkmaya hazırlanırken tadına baktığımda tuzunu fazla kaçırmış olduğumu gördüm. Bu oran daha az olsa salata ile birlikte nötrleyebilirdi ama bana göre fazlaydı. Ben de ozaman hemen az birşey köftelik bulguru kettleda ısıttığım suyla ıslatıp şiştikten sonra çok az salça ile elimle iyice öfeledim. Bu aşamada sarımsakta az geldi ve bir sarımsak daha rendeledim. Çok az daha yağ ilavesi yapıp hepsini tekrar yoğurdum. Tuzu hala biraz fazlacaydı ama en azından yenilebilecek düzeydeydi.


Malzemeler: (2 kişilik)

  • 2 çay bardağı kırmızı mercimek
  • 2 çay bardağı köftelik bulgur (simit)
  • 2 y.k. salça*
  • 1 orta boy soğan
  • 1/2 demet maydonoz
  • 4 diş sarımsak
  • 1 çay bardağı sıvı yağ
  • pulbiber,tuz,karabiber, köfte baharatı**
*: Salça olarak her sene yazın sonunda tatlı ve acı salçalık biberle biber salçası hazırlar güneşte hergün 2 sefer karıştırarak suyunu çekip koyulaşmasını sağlarız. Bunun yanına hazır aldığımız domates salçasını da yine güneşte onu da bekletip koyulaşmasını sağlar, domates ve biber salçalarını karıştırıp kaya tuzu atarız. Böylece kış boyu kullanacağımız yemeklik salçamız hazır olur. Ben tariflerimde yazdığım salça biber+domates karışımı olan bu salçadır. **: köfte bahararı Antep'de baharatçılarda bulunur ve birkaç baharatın karışımından elde edilir. Eğer bu baharatı bulamazsanız bunu yerine kimyon kullanabilisiniz. Hazırlanması:
  • Mercimeği 3 çay bardağı su ile ocağa koyup iyice yumuşayana kadar pişirin (içinde biraz suyu kalacak, eğer pilav gibi olursa çok az kaynar su ekleyin ama dikkat edin çorba gibi olmasın)
  • Kenarlı bir tepsiye koyduğunuz köftelik bulgurun üzerine pişmiş mercimeği (suyu ile birlikte) dökün ve ikisini karıştırın. Tepsinin ağzını kapatıp bulgurun şişmesini bekleyin
  • Bir tavaya yapı koyup üzerine küçük küçük doğdığınız soğanları koyup ocağa alın. Altını kısık vasiyete getirin o yavaş yavaş ısınırken siz köfteyi yoğurmaya başlayın
  • Şişen bulgur ve mercimeğin içine sarımsakları rendelelin salçanın yarım kaşığını, tuz, 1 çay kaşığı kadar karabiber 2 çay kaşığı pulbiber ve 1/4 çay kaşığı kadar da köfte baharatını ekleyip çiğköfte gibi yoğurmaya başlayın. Bu aşamada eğer çok kuru olmuşsa çok kaçırmamak şartı ile biraz su ekleyebilirsiniz.
  • Ocaktaki yağın ateşini biraz yükseltip soğanlar şeffaflaşmaya başlayınca 1.5 y.k. salçayı ekleyip tahta bir kaşıkla ezerek karıştırın. Dilerseniz yağa da de pul biber ekleyebilirsiniz.
  • Yağı köftenin üzerine döküp tahta kaşıkla karıştırın. Kıyılmış maydonozu ekleyin. Karıştırdığınız sırada yağın sıcaklığı geçecek, bu aşamadan sonra elinizle yoğurmaya devam edip iyice tüm malzemenin özdeşleşmesini sağlayın.
  • Köfteden çiğköfte yapar gibi küçük parçalar koparıp avuç içinizde sıkıp şekil vererek tabağa dizin (biz çiğköfte hariç diğer köfteleri daha büyük parçalar alıp iki elimizle sıkıyoruz bu şekilde büyük sıkımlara ise "topak" deniliyor.)

16 Kasım 2006 Perşembe

Köylü Kahkesi


Köylü kahkesi Antep'de özellikle ramazan bayramı için yapılır. Gerçi son zamanlarda unlu mamüller satan yerlerde her zaman bulmak mümkün hale geldi ama ramazan bayramına özel çoğu evde ya hazır alınır veya evde yapılır. Kahke, kurabiye benzeri oluyor, şekerli ve içinde çeşitli baharatlar var. Asıl tarifinde ise unla birlikte irmikte kullanılıyor.


Biz her sene evde kendimiz yoğurur pişirmek için de pide fırınına götürürüz. Pide fırınlarında ekmekler odun ateşinde pişirilir. Ekmeğin haricinde, tepsi yemeklerimizi ve böreklerimizi de fırınlarda pişirtebiliyoruz. Bu fırınlar normalde ramazanda sahurda ve iftardan önce açık olurlar. Sahurdan sonra ve iftardan sonra da kapalı olur. Ramazanın son günlerinde ise kahke pişirmek isteyenler için iftardan sonra da açıyorlar. Bazıları hamurunu evde yoğurup (fırının kendi elemanları şekil vererek) pişirmeleri için hamuru veriyor, bazıları ise fırın tepsisini alıp evde şekil vererek dizdiğiniz kahkeleri pişirmeleri için fırına veriyor.Bizse teyzemin eşinin fırınına gidip tezgah başında kendimiz kahkelere şekil verdik, teyzemin eşi de fırın başında kahkeleri pişirdi.


Tabi pişirme işlemi evdeki fırında da yapılabilir ama kapalı bir kapta uzun süreli dayanan bu kahkeler (1-2 ay kadar) fazla miktarda yapılınca daha ekonomik olduğundan genelde bu şekilde pişirilmesi tercih ediliyor.


Fazla miktar dedim ya, gerçekten fazla miktar yani, laf değil. Aşağıda vereceğim tarifi aldığım ablanın deyimi ile misafiri geleceğinde misafirine yetip, sonrasına da bir miktar kalacak ölçüdeymiş. Sadece annem bu ölçünün 10 katını (yani yarım bardak ölçü yerine 5 bardak ölçü kullanarak), teyzem 4 katını, anneannem de 6 katını yaptı. Hamur yoğurma işlemleri hariç 4-5 kişi (5. kişi arada dinlenmek zorunda kaldı) 2.5 saatte şekil verdik. Eh o süre zarfında hiç oturmadan tezgah başında iş yapınca bir gün sonra bile bel ve bacaklarda ağrılar fazlası ile hissedildi ama ilk kez denediğimiz bu tarifi gerçekten çok beğendik. Tarifi ilk kez denedik diyorum çünkü yıllardır biz farklı bir tarif denerdik (onda irmik de kullanılıyor ve daha sert oluyor). Bu tarife göre daha fazla kurabiyeyi andıran, ağızda dağılan bir kahkemiz oldu. Diğer tarifte sonuç daha sert, onu tutturmakta ayrı zahmet olduğu ve sonuç bu kadar iyi olmadığı için yazmıyorum. Belki irmikli daha güzel tarifler vardır ama ben bilmiyorum maalesef.


Biraz uzun bir girişten sonra tarife geçiyorum


Köylü Kahkesi


Malzemeler:

  • 1/2 bardak süt
  • 1/2 bardak şeker
  • 1/2 bardak sıvıyağ
  • 1/2 paket margarin
  • 3 yemek kaşığı mayana (anason)
  • 3 yemek kaşığı çörek otu
  • 3 kaşık küncü (susam)
  • 1/2 paket kabartma tozu
  • Aldığı kadar un
  • 1 yumurta (akı içine sarısı yüzüne)
  • (dilerseniz kendir tohumu, siyah susam da ekleyebilirsiniz, normalde kahkeye bunlar da konuluyor ama bu sefer annemler koymadı. Şahsen ben kendir tohumu çıtır çıtır ağıza gelince çok seviyorum)
Hazırlanması:
  • Buzdolabından önceden çıkardığınız margarini ve şekeri derin bir kaba koyup iyice yoğurun. Üzerine un ve kabartma tozu hariç diğer tüm malzemeleri ekleyerek yoğurmaya devam edin
  • Yoğurduğunuz tüm malzemelere kabartma tozunu da ekledikten sonra yavaş yavaş ununu eklemeye başlayın. Un için aldığı kadar tabiri hoş görünmüyor ama buradaki ölçü hamuru oldukça yumuşak yapmanız. Ne kadar yumuşak olursa o kadar ağızda dağılıyormuş (bizim deyimimizle hıyır hıyır). Yani hamur elinize yapışmayacak kıvama gelince un eklemeyi bırakın.
  • Ceviz büyüklüğünde parçalar koparıp tezgahta veya iki elinizin arasında uzattığınız hamurun uçlarını birleştirip yağladığınız tepsiye dizin
  • Üzerine yumurtanın sarısını sürerek fırında üzeri kızarana kadar pişirin


Bu da yukardaki tarifin 10 katı ölçüde yapılan kahkenin tamamı:

13 Kasım 2006 Pazartesi

Patates Yağlama



Bu yemek bir nevi patates püresi, ama içine soğan, salça ve baharatlar katılmış. İster sıcak olarak yanında söğüş domates, turşu ve ayranla yenilebileceği gibi soğuk meze olarakta tüketilebilir.

Malzemeler:
  • 4 adet küçük patates
  • 1/2 kaşık salça
  • 1 küçük soğan
  • 1/2 demet maydanoz
  • sıvı yağ,tuz, karabiber, pulbiber
Hazırlanması:
  • Patatesi haşlayıp kabuklarını soyduktan sonra bir tabağın içinde çatal veya bir bardağın altı ile ezerek püre haline getirin
  • Soğanı yemeklik doğrayıp tencerede yağ ile birlikte seffaflaşana kadar kavurun
  • Soğanın üzerine salçasını ilave edip bir kaç kez onu da çevirip kavurun ve üzerine patates püresini ilave edin.
  • Tuz, karabiber ve pulbiberini ayrıca küçük küçük doğradığınız maydanozu ilave edip kaşırtırdıktan sonra altını kapatın.

Patates Ye #16

Bu ayki etkinliğimiz için Evren'e konuk oluyoruz. Bizim için seçtiği konu ise patates. Patates sanırım çoğu insanın en sevdiği sebzelerden biri. Ben şahsen çoğu yemekte severim patatesi (biz patlıcan kebabı, taze fasulye gibi yemeklere de patates katıyoruz bazen). Ama tabi en çok sevdiği kızartması (en sağlıksızı olsa da maalesef). Yalnız ince ince dilimleyip firitözde kızarttığım halde ilk çıktığı andaki çıtır çıtırlığı diğer posta kızarırken kaybediyor. Bize de sofrada hep yumuşamış kızartmalar yemek kalıyor. Hazır patates etkinliği de yapılmışken dışarda yediğimiz patates kızartmaları gibi nasıl çıtır çıtır kızartmalar yapılabileceğini de öğreniriz umarım. Benim yemeğime gelince, bu yemek bizim evde hiç yapılmazdı, ben de teyzemde görür hoşuma giderdi. Geçen ay yapalım diye aklımıza gelmişken etkinliğe de bununla katılmaya karar verdim.

Patates Yağlama

6 Kasım 2006 Pazartesi

Tarçın (Lohusa Çayı)


Tarçının toz hali genelde kurabiye, kek gibi tatlara çok güzel aroma veren bir baharat. Toz haline getirilmemiş çubuk tarçın ise suda kaynatılarak içilebiliyor. Genelde yeni doğum yapmış bayanlara ziyarete gidenlere ikram edilen tarçın aynı zamanda şifalı bitliler arasında da adı geçiyor. Ruhi sıkıntıları kesmesi, hazmı kolaylaştırması, vücudun direncini artırması bunlardan birkaçı.

Bir süre önce bir yorumda tarçının nasıl yapıldığına dair soru sorulmuş, denemeden tam bir tarif yazmak istememiştim. Ondan kısa bir süre sonra tarçın aldım ve bir kere deneme fırsatım oldu. Onda da tam olarak istediğim şekilde yapamamıştım. Daha sonra teyzemin gelininin bebeğine ziyarete gittiğimde tarçını büyük tencerede şekerle birlikte kaynatıp dem hazırladıklarını, daha sonra buzdolabında sakladıkları bu yoğun tarçınlı suyu kullanacakları kadarını cezvede ısıtıp üzerine kaynar su doldurarak misafire ikram ettiklerini gördüm. Her gelen misafire ayrıca tarçın kaynatmak zor olacağından bu şekilde önceden hazırlayıp pratik bir şekilde ikram edilebiliyor. Bardaklara da dövülmüş fıstık serpmeleri bana göre ayrı bir güzel tat vermişti. Bu tariften yola çıkarak dün bir deneme daha yaptım. Sonuçta şeker miktarını biraz fazla kaçırmışım ama tarifte normal yetecek kadarını vereceğim. Tabi daha sonra deneme ile kendi şeker miktarınızı oluşturabilirsiniz.


Tarçın


Malzemeler:

  • Toplam uzunluğu yaklaşık 60 cm olan çubuk tarçın
  • 1,5 yemek kaşığı toz şeker
  • 2 bardak su
Hazırlanması:
Derin bir tavaya tarçınları koyup üzerine şekerini ve suyunu ilave edip ocağa aldım. Kaynamaya başlayınca altını kısıp 20-25 dk kadar kaynatmaya devam ettim.Bu süre sonunda yoğun bir rengi ve tadı oldu. Altını kapatıp soğuttuktan sonra cam bir kavanozda buzdolabında saklayabilirsiniz. Bu miktara göre benim bir kupa tarçın demim oldu. Ayrıca kaynamanın sonlarına doğru karanfil atılarakta değişik bir tat elde edilebilir (ben denemedim). Sonra bu demden içeceğiniz bardağın yarısına veya 1/3 ne koyup (eğer dem soğuksa kullanacağınız miktarı cezvede ısıtın) üzerini kaynar su ile tamamlayarak afiyetle içebilirsiniz. Bu şekilde ayrıca bardağa şeker koymanıza gerek kalmıyor. Üzerine çekilmiş fıstık ekebilirsiniz, güzel bir tat veriyor.

30 Ekim 2006 Pazartesi

Balık Tava




Gaziantep' de en çok tüketilen şey kırmızı ettir. Tahmin edeceğiniz üzere kebap olarak çok tüketilir. Deniz kısmetinden de nasibimiz olmamış, balığa yabancı kalmışız hep. Gerçi balığı çok sevip çok tüketen aileler yok değil ama benim ailemde yılda ya 1 kere ya 2 kere balık pişerdi. O da genelde büyük, kılçıksız balıklar olur ya fırında ya mangalda yapılırdı.


Hamsiye alışık olmadığımdan olsa gerek sevemedim bir türlü, balık yiyormuşum gibi gelmiyor bana. Ama balık mevsiminin açılmasıyla bloglarda da görmeye başlayınca hem hamsiyi hem de balığı (hem de ihtiyaç açısından yemem gerektiği konusunda kendime telkinler verdiğimden) ben de yapmak istiyordum.

Çok yiyemeyecektim belki ama yine de hamsi yapacaktım hayatında hiç balık pişirmemiş, pişmesi konusunda da hiç bir fikri olmayan biri olarak. Hangisi kızartılır, hangisi ızgara, öyle direk mi kızartılır yoksa soslanarak mı yapılır hiç bilmem. Hadi dedim madem hamsinin yağda kızarmışı olur ondan yapalım. Kayınvalidem yaparmış arada, eşim de çok severmiş. Aradık tarif almak için bir sos tarifi verdi, sonra ikisini yapıştırın una bulayın yağda öyle kızartın dedi. Tarifi aldık almasına da hamsi taze mi hamsi? Değil, dağılıp gitmiş eşimin elinde ozaman o da istavrit ve et sardalyası almış (çok da iyi yapmış dedik sonradan). Bir güzel de temizlemişler. Bize sadece yıkayıp, soslayıp

kızartması kalmış. Ha bir de size tavsiyem (gerçi biliyorsunuzdur da) balkonda küçük tüpte kızartmanız, kızartmayı eşim yapınca bana sadece balıkları hazırlayıp kızarmasını beklemek kaldı. Balıkların ikisi de çok güzeldi ama sardalya daha etli olduğundan ben daha çok beğendim. Çok yiyemeyeceğimi düşünürken iftarda 2 kişi bütün balığı bitirdik :) Ve balık yapmak bizim için en kısa sürede tekrar yapılacaklar arasına alındı.


Malzemeler: (2-3 kişilik)

  • 1 kg balık (bizimki 500 gr.istavrit+500 gr et sardalyasıydı, aynı tarifi hamsi ile de yapabilirsiniz)
  • 4-5 diş sarımsak
  • 1/2 çay bardağı zeytinyağı
  • 1/4 çay bardağı su
  • 1 su bardağı mısır unu (yaklaşık olarak)
  • tuz,karabiber, pul biber
  • kızarmak için sıvıyağ


Hazırlanması:
  • Balıkları temizletin veya siz temizleyin, yıkayıp suyunu süzmesi için bir süzgece alın
  • Derin bir kaba sarımsakları soyup rendeleyin veya ezin. Üzerine zeytinyağını, suyu, (arzu etiğiniz miktarda ama çok kaçırmayın bence) tuz, karabiber ve pulbiberini ekleyip çatalla iyice karıştırın. Üzerine balıkları ekleyip elinizle harmanlayarak tüm balıkları bu sosa bulayın
  • Balıkları tabağa aktardığınız mısır ununa bulayarak kızgın yağda kızartın, kızaran balıkları havlu kağıt açtığınız bir tabağa alın. (ben denemedim ama roka salatası balığın yanına çok yakışıyormuş artık birdahaki sefere öyle denemeyi düşünüyorum)

16 Ekim 2006 Pazartesi

Zerde ve Sütlaç



Zerde ve Sütlaç Gaziantep'de bayramlarda çokça yapılan bir tatlı. Zerde'nin Konya'da yapıldığını görmüştüm ama hangi bölge ve şehirlerde biliniyor tam olarak bilmiyorum. Birkaç farkla sütlaçın su ile yapılanı diyebiliriz. Sütlaçta bildiğimiz sütlaç ama burdaki fark zerde ile sütlacın tek bir tabakta sunulması, bu yüzden de sütlacın şekersiz yapılması.



Dediğim gibi Gaziantep'de çok yapılır ama ben şimdiye kadar halamdan güzel yapanını görmedim. Ben de her bayramda halamda yediğim için şimdiye kadar hiç denememiştim. Bu etkinliğin vesilesiyle halamı arayıp tarifi aldım. Sonuçtan çok emin olamıyordum ama halamın tatlısına çok benzedi (zerdenin pirincini biraz dik bırakmış olmamı saymazsak).


Sütlaç:

Malzemeler:

  • 1 lt. süt
  • 1 kahve fincanı pirinç
  • 2/3 bardak kaynar su
Hazırlanması:
  • Sütü ocağa koyup kaynatın, üzerine yıkadığınız pirinci ekleyip kısıt ateşte kaynatmaya devam edin
  • Pirinçler uzamaya başlayınca çok koyu olmamasını istiyorsanız eğer (pirincin cinsine göre) üzerine kaynar sudan ilave edin
  • Pirinçler iyice yumuşayıp piştikten sonra altını kapatıp kaselerin yarısına kadar paylaştırın
  • Tezgahın üzerine soğumaya bırakın, soğuduğu sırada zerdeyi hazırlayın
Zerde:
Malzemeler
  • 1 su bardağı pirinç
  • 8-10 bardak su
  • 4 su bardağı şeker
  • 1-2 y.k. gülsuyu
  • 1 y.k. haspir (safran)
Hazırlanması:
  • Pirinci yıkayıp 8 bardak su ve 1 bardak şekerini ekleyerek ocağa alın (8-10 bardak su olması pirincin su çekmesine bağlı olarak değişbilmesinden, ilk önce 8 bardak konuluyor, daha sonra pirincin durumuna göre kaynar su takviyesi yapılıyor)
  • Kaynamaya başlayınca kaynardan düşmeyecek vaziyette altını kısın ve pirinçler uzayıp pişmesine yakın geri kalan 3 bardak şekerini ekleyin (burada tavsiyem tadına bakarak şeker miktarını tamamlayın, ben yarım bardak eksik kullandım güzel oldu)
  • Pirinçler yumuşayıp şiştikçe su miktarı az gelebilir, duruma göre 1-2 bardak kaynar su ilavesi yapın
  • 1 yemek kaşığı safranı 2-3 yemek kaşığı sıcak suya ıslayın ve rengi çıkınca bir çay süzgecine delikleri kapatacak büyüklükte pamuk koyarak safranlı suyu süzgeçten geçirin. Süzdüğünüz sarı suyu zerdenin üzerine ekleyip bir-iki taşım kaynatın
  • Ocağın altını kapatıp gülsuyunu ilave edin. Soğumuş sütlaçların üzerine zerdeleri taksim edin.
  • Üzerini dövülmüş fıstık veya bademle süsleyebilirsiniz
Not: Bayram için yukardaki tarifin aynı ölçüsünde zerde ve sütlaç yaptım, geçen seferki yoğun bir zerde olduğu için su miktarını biraz daha artırdım. Zerde sütlaçtan fazla oldu. Bu yüzden eğer yapacaksanız yukardaki ölçülere göre bir ölçü sütlaç, yarım ölçü zerde yapmanızı tavsiye ederim.

Dünya ve Türk Mutfağından Bayram Tatlıları Ye #15

Etkinlik için verilmiş süre bu ay da bitti. Bu ayın içinde bayram bulunduğu için güzel bir konu seçmiş bizler için Dersaadet : "Dünya ve Türk Mutfağından Bayram Tatlıları".


Zerde ve Sütlaç




5 Ekim 2006 Perşembe

Künefe



Son sınıfta okurken Hatay'lı arkadaşımın annesi gelmişti evimize, gelirken de yanında kadayıf ve künefe peyniri getirmişti. Ne kadar iyi etmişti diyorum her aklıma geldiğinde, okadar güzel mi olur bir künefe? İmkanınız varsa Hataylı birinden yemenizi tavsiye ederim, şöyle fırından yeni çıkmış, şerbeti yeni dökülmüş, peynirleri içinde erimiş.. Yazın başında Urfa'ya gittiğimizde denedik künefeyi ama hiç tadını alamadım. Ve anladım ki bir künefenin yeneceği zaman fırından yeni çıktığı zamandır. Peynir katılaşmış olursa olmuyor, sonradan ısıtınca da olmuyor.


Bunları neden söylüyorum? İftar telaşesinde künefeyi tam yiyeceğimiz zamanda fırından çıkacak şekilde pişiremedikte ondan, soğudu. Tam soğumamıştı aslında, hatta şerbetini dökerken, annem, biryandan da künefenin tepsini ocağın üzerinde döndürüyordu ısısın diye. Kalan dilimleri de mikrodalga da ısıttık dün. Ama yok, olmuyor. Fırından yeni çıkmış gibisi olmuyor.




Çiğ Kadayıf Urfa peyniri (künefelik-tuzsuz)

Malzemeler

  • 750 gr. çiğ kadayıf
  • 1/2 kg. künefelik peynir (tuzsuz beyaz peynir - Urfa veya Hatay peyniri)
  • 1 paket margarin veya tereyağı (tereyağı olsa daha iyi olur) (1 paket=250 gr)
  • Şerbeti için: 4 su bardağı şeker, 2 su bardağı su
  • Üzeri için: fıstık, ceviz (isteğe göre)
Hazırlanması:
  • Tereyağının 2 kaşık kadarını ayrılıp geri kalanı eritilir, bir tepsiye alınmış çiğ kadayıfın üzerine dökülüp harmanlanır (bu işleme kırma deniyor)
  • Eritilmemiş tereyağı ile fırın tepsisi yağlanır

  • Çiğ kadayıfın yarısı parça parça ele alınarak tüm tepsiye serpiştirilerek tüm tepsi kaplanır

  • Tepsiyi kaplanmış kadayıflar elle bastırılarak teller sıkıştırılır (tellerin sıkıştırıldıktan sonraki hali yarım cm. yi geçmeyecek şekilde olması iyi olur)

  • Üzerine ezilmiş olan peynir yine aynı şekilde her tarafa serpilir.

  • Peynirin üzerine kalan kadayıf aynı şekilde serpiştirilerek kaplanır

  • Tekrar elle bastırılarak sıkıştırılır.
  • 200 derece fırında kızarana kadar pişirilir.
  • Künefe fırından çıkmadan şerbeti hazırlanır: Şeker ve su birlikte ocakta kaynatılıp yaklaşık 10 dk kadar kaynatılır, ateşten indirmeden önce birkaç damla limon suyu ilave edilir. Şerbet ve künefe sıcakken şerbet künefenin üzerine dökülür. Dilenirse fıstık veya cevizle süslenerek sıcak sıcak servis yapılır

3 Ekim 2006 Salı

Yalancı Su Böreği


Yapımı gerçekten çok basit, yalancısı da olsa tadı çok güzeldi. En kısa zamanda tekrarını yapmayı düşünüyorum.

(Ben sıvıyağ olarak 1 su bardağı kullandım, fazla geldi. Ama harcın toplamı tam geldi, oyüzden tarifi benim kullandığım yoğurt miktarından fazla, yağ miktarından az veriyorum. Siz bu şekilde deneyin) Malzemeler:
  • 5 adet yufka (4 tane de olabilir)
  • 2 + 1/2 (ikibuçuk) su bardağı yoğurt (ekşiyse eğer önce süzüp sonra süzdüğünüz yoğurdu biraz sulandırarak kullanabilirsiniz)
  • 1/2 su bardağı sıvıyağ
  • 2 yumurta
  • 1 bardak su veya 1 bardak maden suyu (oda ısısında)
  • susam, çörekotu
  • İçi için 400 gr. beyaz peynir ve çeyrek bağdan biraz fazla maydonoz (maydonuzunu çok kullanmayın, güzel olmuyor(muş))
Hazırlanması:
  • Derin bir kaseye yoğurt, sıvıyağ ve yumurtanın bir tanesi kırılır ve çatal veya çırpıcı ile karıştırılır
  • Fırın tepsisi yağlanıp yufkalardan bir tanesi büzüştürülerek serilir.
  • İkinci yufka yoğurtlu karışım kasesine batırılıp her tarafı harca bulandıktan sonra fazla harcı akıtılarak tepsideki ilk yufkanın üzerine yine büzüştürülerek serilir.
  • (Eğer 5 yufkalı yapılıyorsa 2. yufkanın üzerine yine 2. yufkaya yapıldığı gibi 3. yufkanın yarısı serilir)
  • Ufalanmış olan peynir ve kıyılmış maydonozlu harç yufkaların üzerine homojen olarak dağıtılır
  • (Yine 5 yufkalı yapılıyorsa eğer, harcın üzerindeki kata 3. yufkanın kalan yarısı yoğurtlu harca batırdıktan sonra serilir)
  • Geriye kalan 2 yufkadan ilki de yine harca batırılıp çıkarıldıktan sonra büzüştürülerek tepsiye yayılır.
  • Kalan son yufka harca batırılmadan en üste büzüştürülerek serilir ve kalan harca (az miktar kalıyor) 2. yumurta kırılıp karıştırıldıktan sonra böreğin en üstüne kaşık veya fırça ile yayılır. Börek dilimlenir, üzerine susam ve çörekotu serpilir
  • Önceden ısıtılmış 170 derece fırına sürülen börek üzeri kuruyunca (5-10 dk kadar) böreğin üzerine 1 bardak su veya 1 bardak maden suyu her tarafına döküldükten sonra pişirilmeye devam edilir. Üzeri kızarınca fırından alınır.
Not: Ben sonradan üzerine dökmek için maden suyu değil su kullandım, yumuşacık bir börek oldu. Acaba maden suyu dökülse daha mı çıtır olurdu, bilgisi olan veya bu şekilde deneyen varsa yorumlarını almak isterim.

29 Eylül 2006 Cuma

Talaş Böreği


Ramazanın ilk günü pazara gelince evde olmanın verdiği rahatlıkla daha önce denemediğim birşeyler yapmak istedim. Babamın önceleri çok yaptığı talaş böreği aklıma gelince yufka açmak için iyi bir fırsat olduğunu düşünüp babamı aradım, tarifi aldım. Aslında bu börek milföy hamuru ile çok rahat bir şekilde yapılabiliyor, ama ben kendim uğraşmak istiyorum diyenler için tarifini yazmak istedim (ben birdaha bukadar uğraşacamı sanmıyorum milföy hamuru varken, çünkü zaman alıyor).


(Yaptığım börek 1 tepsi kadar çıktı)

Malzemeler

Hamuru:

  • 3 su bardağı un
  • 2 yumurta (1 tanesinin sarısı ayrılmış)
  • 1 silme çay kaşığı tuz
  • Sıvı yağ
  • 3 yemek kaşığı kadar tereyağı veya margarin
  • Çeyrek limonun suyu
İçi:
  • Dilediğiniz herhangi bir peynir+maydonoz veya kıyma
Üzeri için: susam, çörekotu

Hazırlanması:
  • Geniş bir kaba veya tezgahın üzerine un dökülüp ortası havuz yapılır
  • Havuzun ortasına tuz atılır üzerine limon sıkılarak karıştırılıp tuz eritilir, üzerine (bir yumurtanın sarısı ayrıldıktan sonra) yumurtalar kırılır ve ortadan başlayarak karıştırılır, un azar azar bu karışıma yedirilerek yoğrulur.
  • Hamuru yoğurma esnasında azar azar su ilave edilerek kulak memesi kıvamından biraz daha sertçe bir hamur elde edilir.
  • Yoğrulan hamur mermer tezgahın üzerine sıvı yağ kullanılarak açılır (kalınlığı yaklaşık portakal kabuğu kalınlığı kadar olacak)
  • Açılan hamurun orta kısmına tereyağı veya margarin bıçakla küçük parçalara bölünerek konur (yağı yufkanın tamamına yaymayacaksınız, yufkanın uçlarını orta kısımda birleştirdiğinizde ortada kalan alan kadar yayacaksınız)
  • Yufkanın kenarlarını karşılıklı zarf gibi katlanır (hazır yufkaların katlanma şekli gibi)

  • Katlanan yufka kenar katı altta kalacak şekilde bir tabağa konulup nemli temiz bir bez örtülerek serin bir yerde veya buzdolabının alt rafında 10-15 dk dinlendirilir
  • Dinlendirilen hamur tekrar sıvı yağ yağ kullanılarak (tezgaha ve hamurun üzerine yağ sürüyorsunuz) açılır, bu sefer ortasına tereyağı konmadan tekrar aynı şekilde katlanır ve tabağa alınıp nemli bez ortülerek serin bir yerde dinlendirilir(açma sırasında ortaya konmuş olan tereyağı kenarlardan çıkabilir, çıkan yağları tekrar katlamadan önce hamurun ortasına sürebilirsiniz)
  • Dinlenen hamur 3. kez yine aynı şekilde açılıp katlandıktan sonra biraz daha dinlendirilip son kez açılır yufka gibi açılır
  • Açılan hamur bıçakla avuç içi büyüklüğünde parçalara kesilir ve üst üste dizilip kenara alınır
  • Kesilmiş olan her hamur tek tek biraz daha inceltilir (hamurun katların kabarmasını önlememek için kenarlarını ezmeyin veya elinizle bastırmayın, merdane ile 4 taraftan çok bastırmadan açın)
  • Açtığınız hamurun ortasına peynir+maydonuzlu veya kavrulmuş kıymalı harçtan 1 kaşık koyup köşeleri ortada birleştirerek zarf gibi katlanır, kat yeri altta kalacak şekilde yağlanmış tepsiye dizilir
  • Böreklerin üzerine çırpılmış yumurta sarısı sürülüp, susam ve çörekotu serpilerek 170 derece fırında kızancıya kadar pişirilir

Bunlar da ilginizi çekebilir:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...